Abdullah Demirbaş: “Çok dilli, çok dinli, çok kimlikli, çok kültürlü belediyecilik yapıyoruz.”

Çetin Çeko
0



Diyarbakır Sur Belediye Başkanı Sayın Abdullah Demirbaş ile iki bölümden oluşan söyleşiyi okuyucularımızla paylaşıyoruz. Söyleşinin birinci bölümünde “tek dil”, "tek din", “tek vatan”, “tek bayrak”, “tek toprak” söyleminin devlet erkanı tarafından sıkça tekrarlandığı bir dönemde “çok kimlikli”, “çok dilli”, “çok dinli”, “çok kültürlü” belediyeciliği ve devletin tavrını Demirbaş’a soruyoruz.

Söyleşimizin daha sonra yayınlanacak ikinci bölümünde ise Kürd sorununun çözümüne ilişkin ülke ve bölgedeki politik gelişmeler yer alacak. Erdoğan müzakere söyleminde ne kadar samimi? BDP tek başına müzakereci olabilir mi? ‘Kürdistan Ulusal Konferansı’ndan beklentiler nelerdir? Güney Kürdistan’dan yükselen bağımsızlık seslerinin bölgeye ve Kuzey Kürdistan’a etkileri. Bağımsızlık söylemine Kürdistan’ın diğer parçalarındaki Kürdlerin tavır ne olmalıdır? Kürd siyasal hareketi ve kadroları arasında nefret söylemi mi diyalog kültür mü egemen? Demirbaş’la politik gündemin nabzını ikinci bölümde okuyucularımızla paylaşacağız.
Sayın Demirbaş, sağlığınızla söyleşiye başlamak istiyorum. Mart ayında yurtdışı yasağınız kalktı. Yurtdışı yasağınızın kalkması sağlık sorunlarında dolayı mı oldu?


Öncelikle sağlık sorunlarım nedeniyle cezaevinden bırakılma sürecinde ve sonrasında Türkiye’de, Kürdistan’da ve yurtdışından destek sunan insanlara, kurumlara teşekkür ediyorum. Gerçekten çok ciddi bir kamuoyu baskısı sonucunda böyle bir sonuç aldık. Umarım bu duyarlılık devam eder ve diğer hasta tutuklu ve hükümlüler için de bir sonuca ulaşılır. Tabi ki benim sadece serbest bırakılmam sorunu çözmüyor.

Yurtdışı yasağım, sağlık nedenleri gerekçe gösterilerek kaldırılmadı. Dosyadaki mevcut delil durumu göz önüne alınarak yurtdışı yasağımın kaldırılmasına karar verildi. Amerika Birleşik Devletleri, İsveç, Almanya veya Fransa’da tedavi görmek için Sağlık Bakanlığı’na sevkimin gerçekleşmesi için başvuruda bulundum.

Bakanlığın kararı ne oldu?

Tedavi süreci hayli uzun ve masraflı olduğu için başvuruda bulundum. Henüz başvuruma bir cevap gelmedi, bekliyorum.

Olumsuz bir cevap alırsanız ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Cevap gecikir veya olumsuz olursa kendi imkanlarımı zorlayarak yurtdışına tedavi için çıkacağım.

Abdullah Demirbaş deyince akla ilk gelen çok dilli belediyecilik. Kürtçenin dışında Ermenice, Süryanicenin belediye hizmetlerinde ve günlük yaşamda kullanılması yönünde çalışmalar yapıyorsunuz. Bir konuşmanızda bu etkinliklerinizin nedenini “tarihsel özeleştiri” olarak açıklamıştınız. Neden “tarihsel özeleştiri”?

Halklar hiçbir zaman birbirine düşman değildir ama halkları birbirine düşman eden politik sistemler vardır. Halkları birbirlerine düşürme, provokasyon ve entrikalar maalesef dönem dönem başarılı olmuştur. Tarihsel süreç içinde Kürdlerin de diğer halklara karşı yanlış tavırları olmuştur. Bizler bu yanlışlar karşısında sadece özür dilemekten öte pratikte de bunu gerçekleştirmenin çabası içindeyiz. Bunun için “tarihsel özeleştiri” dedim. Yoksa Kürd halkı asla ne Ermenilere ne Süryanilere bilerek zulüm etmemiştir.

Aynı Kürd bu gün kendi kardeşlerine de zulüm etmektedir. Dün Hamidiye Alaylarında yer alanlar bugün koruculaştırılmışlardır. Bundan kendi payımıza düşen özeleştiriyi yapmalıyız, gerekli dersleri çıkararak geleceği örmeliyiz. Kürdler kendileri için hangi hakkı talep ediyor ve istiyorlarsa birlikte yaşadığımız Ermeniler, Süryaniler ve diğer halk ve mezhepler için de aynısını istemeli ve yapmalıyız. Bunun çabası içindeyiz. Özeleştiri budur yoksa özür dilemek tek başına bir şey ifade etmiyor.

Abdullah Demirbaş şahsında Sur Belediyesi’nde çok kimlikli, dilli, dinli, kültürlü diğer belediyelere örnek olacak model yaratıldı, yaratılıyor. Nedir bu model?

Belediyecilik çalışmalarımızdaki hedefimiz halka yönelik çalışmalar yapmak. Bize oy veren vermeyen, Kürd olan olmayan, belediye sınırlarımız içinde yaşayan bütün yurttaşları kapsayan bir hizmet anlayışımız var. Buna “yurttaş odaklı belediyecilik” diyoruz. Yurttaşın dili, dinsel inancı, kültürü bizim için esastır. Bunun için çok kimliklik, çok dillilik, çok dinlilik, çok kültürlülük verdiğimiz hizmetin rotasını belirliyor. Örneğin Kürdler için Kürtçe öğrenime ilişkin kurslar açıyoruz. Aynı faaliyeti Süryaniler ve Ermeniler için de yapıyoruz. Yakında Domaniler içinde yapacağız.

Bu faaliyetlere uygun personel sorununu nasıl çözüyorsunuz?

Gerekli bilgi donanıma sahip kişileri gönüllülük ve ücret karşılığında çalışmalarımıza katıyoruz.

Belediye’ye işçi veya memur olarak alacağınız şahıslarda ne tür özellikler arıyorsunuz? Yanılmıyorsam belediye bünyesinde “Eşitlik ve İstihdam Müdürlüğü” kurdunuz nedeni neydi?

Tabi ki, işe alacağımız personelin Kürtçe ve Kürtçenin lehçelerinden birini Zazaki, Kurmanci veya Ermenice, Süryanice dillerinden herhangi birini bilen tercih ettiğimiz oluyor. Belediye çalışanlarından bu dillerden birini veya bir kaçını bilen personele fazla ücret ödüyoruz. Amacımız bu dillerin günlük yaşamda kullanmanın artı değer ve diğer dillerle eşit olduğunu göstermek. Bundan dolayı hakkımızda kovuşturma ve davalar açılmış durumda. Devlet, Kürtçe, Ermenice, Süryanice faaliyet gösteren atölyelerimizi kapatmak istiyor. Örneğin kuruluş hazırlıklarıyla uğraştığımız Süryanice atölyemizi devlet engellemeye çalışıyor.

Diğer sorunuza gelince; Her şeye rağmen bir ilki gerçekleştirerek belediyemiz bünyesinde “Eşitlik ve İstihdam Müdürlüğü” kurduk. Bir Domani ve bir Hristiyan Rum personel işe aldık. Ermeni ve Süryani personel de alacağız. Kendilerine bunu ilettik cevaplarını bekliyoruz. Sorunların sahipleri sorunlarını bilir ve çözüm önerilerini en iyi onlar yapar

Dil kurslarına dönersek kurslara katılımcıların sayısını öğrenebilir miyiz?

Ermenice dil kurslarımıza kırk civarında katılımcı var ve üç aylık periyodlarla devam ediyor. Katılımcılar yalnızca Ermenilerden oluşmuyor, Ermenice öğrenmek isteyen diğer halklara mensup katılımcılar da var. Kürdçe konusunda da önemli projelerimiz var. Örneğin ilk defa Kürtçe eğitim verilen çocuk kreşi açtık. Kürd çocuklar ve çocuklarına Kürtçe öğretmek isteyen aileler çocuklarını gönderiyor. Yoğun bir ilgi var. Devletin bütün engellemelerine rağmen çok dilli kreş ve okul projelerimiz devam edecektir. Yasalar doğal haklardan doğar, normali de budur. Fakat bu ülkede yasalar halklar ve haklardan önce gelir. Bizler doğru ve meşru hakkımızı kullanıyoruz.

Bir de farklı inançlarla ilgili çalışmalarımız mevcut. Bunun için adı “Kültürler Sokağı” olan demokrasi projesi çalışmamız mevcut. Projenin amacı farklı din ve kültürlerin bir arada yaşayabileceklerini Türkiye’ye ve dünyaya göstermek. Proje kapsamında dört ayaklı cami, bir Keldani Katolik kilisesi, bir Ermeni Ortodoks kilisesi, bir Havra, bir Alevi ve bir Yezidi evi inşa ve restorasyon çalışmaları devam ediyor. Havra ile İsrail’deki Yahudilerle kontaklarımız var ortak topraklarımızdaki varlıklarına sahip çıkmalarını istiyoruz. “Yezidi Evi” projemiz çerçevesinde Avrupa’daki Yezidilerle kontaklarımız sürüyor. Alevi Kültür Evi yapıldı ve çalışmaları devam ediyor.

“Kırklar Meclisi” adı altında bir meclis kurdunuz, bu meclisi kurmanızdaki amaç neydi?

“Kırklar Meclisi” mitolojik olarak var olan ve bütün dinlerde Müslümanlıkta, Hristiyanlıkta, Yezidilikte, Alevilikte bulunan bir kurum. İsminden de geldiği üzere kırk kişiden oluşuyor. Neden “Kırklar Meclisi”nin kurulduğuna gelince; biliyorsunuz belediye meclisleri politik meclislerdir ve kararları daha çok politik olur. Şu anki sisteme göre belediye meclisinde bütün kimlik, dil, din ve mezhepler temsil edilmezler.

“Kırklar Meclisi” ile temsil edilmeyenlerin de temsilini sağlayan bir mekanizma oluşturduk. Diğer yandan bu meclis akil adamlardan oluşmaktadır. Alınacak kararlar bu mecliste tartışılıyor, akil adamların düşünceleri alınıyor ve karar sürecine gidiyoruz. Mecliste Ermeni, Süryani, Yezidi, Domani, nurcu, kadın, engelli, seyda, aşiret reisleri, sivil toplum dernekleri, siyasal partiler (ANAP, BBP,DYP) var. Bir şeyin yapımına katmadığınız insanları yıkımına katarsınız anlayışından hareket ediyoruz. Bu katkı kentin ve ülkemizin demokratikleşmesine katkıdır. Türkiye parlamentosu barajlar nedeniyle gerçek demokratik temsili engellemektedir. Yerel meclislerdeki bu model yasaklanan temsile cevaptır.

Yurtdışındaki belediyelerle ortak çalışmalarınız var mı?

Evet, farklı ülke belediyeleriyle kardeş belediyecilik projelerimiz mevcut. Ramallah , Duhok, Çanakkale ve Sur Belediyeleri aracılığıyla Arap, Türk ve Kürt kardeşliğini oluşturuyoruz. İran ve Suriye’de, İsrail’de Berşava Belediyesi ile diyaloglarımız var. Amacımız barış köprüsünü oluşturmaktır. Bu açıdan barış hükümetlere ve iktidarlara bırakılmayacak kadar değerlidir.

Çok dilli belediyecilik çalışmalarında en çok Sur Belediyesi’nin faaliyetlerini duyuyoruz. BDP bünyesindeki diğer belediyelerin çok dilli belediyecilik konusunda çalışmaları ne durumda?

Hemen hemen birçok belediyemizde çok dillilik çalışmalarımız devam ediyor. Örneğin Nusaybin ve Cizre belediyeleri. Sizler de biliyorsunuz ki, belediye başkanları ve meclis üyelerimizin tutuklu olması bizler için dezavantaj bir durum. Bu kadar seçilmişin içeri alınması ister istemez hizmetlerin halka ulaşmasında ve ulaştırılmasında sıkıntı yaratıyor. Her şeye rağmen bizler çabalarımızı devam ettiriyoruz ama ne kadar istersek isteyelim bu durum önemli bir engel oluşturuyor.

Devam edecek…

29.04.2012 Diyarbakır

cetin.ceko@gmail.com

Yorum Gönder

0Yorumlar

Yorum Gönder (0)